Mina inanılmaz bir hızla büyüyor.
Geçenlerde İngilizce 'A, B, C, D, E, F,G'nini ardından 'yumuşacık G' demez mi? Hakan'la gülmekten kırıldık :)
Bir kaç hafta önce masada oturmuş birşeyler karalıyordum, bir kaç kez yanıma gelip "anne, anne" dedi, ben de "dur işim var şimdi, birazdan bakacağım" deyip başımdan göndermeye çalıştım. O ne yaptı? Kolumun altına girip sakin sakin "annesinin kuzusu minicik de yavrusu" diye mırıldanmaya başladı.
Elimdeki kağıdı, kalemi fırlatıp ona bir dönüşüm var: "sennnnn! sen neler söylüyorsun cannnn" dedim ve gerçekten eridim...
Hayatıma girdiği günden beri tüm dengelerimi alt üst etti.
Özgürlüğüm tamamen ortadan kalktı,
istediğim saatte istediğimi yapmak" diye bir şey kalmadı;
şu anda o uyuduğu için yazabiliyorum bir şeyler,
ve elim kalbimde çünkü kıpırdanıyor, her an uyanabilir
:)
tanrım bu nasıl bir heyecan!
ona olan sevgimi anlatmaya çalışmak manasız,
anne olan herkesin aktardığı şeyler hissettiklerim
kafamı toparlayıp yazamıyorum içimden geçenleri
çok şey geçiyor aklımdan
...
Mina epey güzel konuşmaya başladı,
pek çok şarkıyı söylüyor;
"ba ba black sheep,
dandini dandini dastane,
old mac donald,
uyusun da büyüsün ninni... ve özellikle "tıpış tıpış" kısmını çok seviyor,
mini mini bir kuş donmuştu,
...
köpek uçmak istemiş, bir gün kargaya gitmiş...
karga karga gak dedi,
annecim annecim baksana, şampuanım bitti alsana,
pazara gidelim, bir tavuk alalım, n'apalım...
horozumu kaçırdılar, damdan dama uçurdular,...
wheels of the bus go round and round..."
bunlar dışında bir de dans şarkılarımız var coştuğumuz:
"dev adam, 12 dev adam,
all the single ladies,
mosa mosa,
boom boom pow,
shoop shoop song,
ve tabii ki gangnam style"
hmm, "Ankara'nın bağları" deyince "büklüm büklüm" diyor :)
bir de "pıtı pıtı çekirge"miz var.
Bunlarla da çok fena ayaklanıyor...
Erenköy'deki evimize geri taşındığımızdan beri, her gün Cadde ve Şaşkınbakkal sahildeki parktayız;
taşınma arifesindeki 4 ayımız da anneannemizde geçtiğinden, Özgürlük Parkı idi mekanımız...
Doğduğundan beri en iyi yaptığım şeylerden biri onu her gün dışarı çıkarmak oldu,
yaz kış; soğuk, yağmur, kar,... demeden...
Çok zormuş anne olmak,
hayatımın en zor dönemi,
onunla ilgili hiç birşeyi erteleyemiyorum,
ilk defa bir şey kendimden öne geçti,
ilk defa bu kadar ciddi bir kararın altında ezildiğimi hissediyorum - evde onunla kalmaya karar verdiğim ve işi fiilen bıraktığım gün benim için tarihi bir gündü...
Evde boğuluyorum,
Mina ile kalmaya karar verdim, ancak herşeyi "zorluk" olarak görmek onunla geçen zamanın tadını çıkarmamı engelliyor,
Bazen gerçekten çok mutluyum ama çoğu zaman öyle çok sorumluluk, endişe ve planlanması gerektiğini düşündüğüm onca konu... beni bloke ediyor, geriyor, aşağı çekiyor...
Bir türlü rahat, "relax" denilen cinsten bir insan olamadım,
Haliyle öyle bir "anne" de olamıyorum...
İtitraf etmeliyim, bütün günü onunla geçirmekten sıkılıyorum,
Yüreğim ağırlaşıyor resmen, göğsüm sıkışıyor,
kaçmak istiyorum
ama bir yandan da
onu bırakamıyorum,
yani sadece annemle olduğu zaman içim rahat;
bunun dışındaki bir durumu düşünmeye bile tahammül edemiyorum...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder