Alaçatı sezonunu açmadan önce, diğer bir deyişle daha İstanbul'dayken, mırın kırın ediyordum "hala buralarda mısın, ne güzel evin var, gitsene" diyenlere.
2 hafta önce geldim ve bu yıl ilk defa tadını çıkarıyorum buranın.
İstanbul'un tozunu kirini attım üzerimden.
Cam gibi deniz.
Arkadaşlarımız yanımızda.
Bir oradayız bir burada.
Kızım büyüdüğü için her şey bir pıt daha rahat...
Alaçatı yine canlı.
Hacı Memiş, her yıl daha da güzelleşiyor.
Artık daha çok bu taraflarda zaman geçirmek istiyorum.
Çıs tak çış tak yerine, daha sakin müzikler,
sohbete imkan veren ortamlar...
Agrilia mesela, Salça'da bir kadeh bir şeyler içmek,
ay Alavya'da şahane olmuş; feng şui oteli sanki, çok etkileyici bir ambians...
Sonra sakin sakin eve dönmek...
Çeşme Marina'yı da seviyorum.
Hayal Kahvesi çok güzel oldu, her akşam canlı müzik.
Arada Ildırı Manzara'ya kaçmak, gözleme, lokma yemek şahane.
Sakız'a bile gittik arkadaşlarımızla.
Yemek, gezmek iyi geldi.
Bir de tekne tabii ki. En güzel tekne hem de,
arkadaşımızın teknesi :)
Hepsinde Mina da var.
Daha ne isterim :)
yazın tadını çıkarmaya devam...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder