Anlamıyorum.
Bir insan neden hayatına sürekli yanlış adamları davet eder?
Şimdi kime göre yanlış?
Bana göre.
Bana göre yanlış olan ona göre doğru olabilir.
Tamam. Anlıyorum.
Ancak yanlış derken benim kast ettiğim, beraberken de giderken de üzecek cinste adamlar olmaları, kıymet bilmemeleri.
Ona göre doğrunun tanımı içerisinde "bu şartlara rağmen doğru" gibi bir şey yer alıyor olabilir mi?
Bir insan bile bile kendini üzecek seçimler yapar mı?
Her seferinde yapar mı?
Peki diyelim aşk hayatı kötü gidiyor.
Ya iş hayatı?
Psikologlar, birinden biri genelde daha iyidir, maalesef ikisinin bir arada çok iyi olduğu görülmemiştir diyorlar.
O zaman aşk hayatı bu kadar b-ktan giden birinin iş hayatının süppper olması gerekmez mi?
Ama o da ne?
Orası da sallantıda.
Hep problem, hep dert, hep çekişmeler, hep şikayetler...
"Kimse işini düzgün yapmıyormuş, kimse işten anlamıyormuş, onun işine burunlarını sokuyorlarmış anlamadıkları gibi, ortalığı karıştırıyorlarmış...vıdı vıdı vıdı..."
Kaç yıllık çalışma hayatında kaçıncı iş ve benzer şikayetler.
Tıpkı babası gibi.
Demek istemiyorum ama gerçekten öyle.
Yorumları bile.
Ve sürekli bir gerginlik hali.
Tutarsız davranışlar.
Hiç ona yakışmayacak kadar agresif tutumlar.
Bir cafede çalışan servis elemanına, ya da otopark görevlisine ya da sokaktaki birilerine...
Olmazzzz!
Oysa çok güzel bir kız.
Akıllı ve yetenekli aynı zamanda.
İşini çok seviyor.
Çok da iyi yapıyor galiba (ben anlamıyorum o işlerden hiç)
Hayatta mutlu ve başarılı olması için çok büyük bir engel koymuş önüne.
Kendini koymuş.
Kapı gibi, 1,70 cm...
Yazıkkk!
Nasıl yardım edebilirim bilmiyorum?
Yardım edebilir miyim aslında onu bilmiyorum.
Herkesin kendi hayatı diyor psikologlar.
Ama bu senin diğer yarın ise nasıl kayıtsız kalırsın?
Kalamazsın.
Ama çaresiz hissedersin.
Sinirlenir, kabul edemezsin.
Kafan karışır,
İşte aynen böyle kalır ne yapacağını bilemezsin...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder