Tam benlik bir iş!

İşyerim taşınıyor.
Anadolu yakasına, Kavacık'a.
Yepyeni bir ofis binası.
Tertemiz.
Aydınlık, içaçıcı!
tebdil ve ferahlık durumu anlayacağınız...
...
Geçen yıl 30 Kasım'da başladım burada biliyorsunuz.
Tam benlik bir iş yapıyorum.
Onca yıldır edindiğim tüm tecrübeleri, birikimleri, gördüklerimi, yaptıklarımı ve yapmayı sevdiklerimi, ilgi alanımdaki konuları ve karakter özelliklerimi bir bütün olarak değerlendirebildiğim bir iş.

Ve hayatımda çalıştığım en müthiş yönetici.
Bir gram abartmıyorum.
O kadar saygı ve sevgi duyuyorum ki anlatamam.
Müthiş güvendiğim bir insan.
Özü sözü bir.
Çok yükseklerde ama sıfır ego.
Hayatı belli ki hissederek; düşünerek, hazmederek yaşamış, yaşıyor...
Olgunluk tanımını bütünüyle dolduran biri.
Engin, bilge, bir o kadar duygusal, bir o kadar, iş hayatında "insan" olduğumuzu unutmamayı başarabilen çok özel bir insan.

Diyorum ya, daha önce ne birlikte çalıştığım ne de etrafımda gördüğüm, tanıştığım hiç bir lidere benzemiyor.
Tanışmadığınız sürece "yoktur böyle bir profil" diyeceğiniz, filme konu olsa "ancak filmlerde olur" diyeceğiniz cinsten.
Öyle şanslıyım ki, onunla yakın çalışıyorum.
Her gün, her yeni gün, yeni bir şey öğreniyorum ondan, hayata dair, yaklaşıma dair, kendim olabilmeye dair.

İş hayatımın bir yerlerinde ona rastlamış olmak ne büyük mutluluk!

Aksi halde, işlerin böyle güzel bir yüzü olabilceğini hiç bilemeden geçirecektim onca yılı.
Birçoğumuzun halihazırda geçirdiği gibi...

İş üzerine epey yazıp çizdim.
İşteki insanlar, ilişkiler, robotik yaklaşımlar, mekanik iletişimler,...üzerine...
"kübikıllarda geçmez hayat" dedim.
"insan sevdiği, istediği, yeteneklerine uygun işi yapmalı, ama çok zor,..." dedim.

Kolay değil gerçekten. Söylediklerimin hepsi yaşanmış.

Ve şimdi güzel bir yaşanmışlığı paylaşıyorum.

Vazgeçmeden doğru olanı aradığın sürece, önüne çıkan uygun olmayanlara şans vermediğin ve yılmadan arayışını sürdürdüğün, kararlı olduğun sürece buluyorsun işte istediğini!

Ama önemli olan:
gerçekten ne istediğine karar vermek,
ne istemediğin konusunda da net olmak - önüne çıkan fırsatları değerlendirmende,istemediklerini elemende yardımcı olur,
bu konuyu güvendiğin insanlarla konuşmak,
kendini ve ne istediğini anlatabildiğin kadar çok insana anlatmak - bu fırsat alanını genişletecektir -
ve umudunu ASLA yitirmemek!

Yakın çevremle bir süredir ilgiyle paylaşıyordum bu konuyu, yazmak iyi geldi...

sevgiyle kalın!

Elif'in 40 yaş partisi!

.... geçen yıl yazmış ve bir şekilde yayınlamayı atlamışım; görünce hemen yayınlayayım dedim: (yazarın notu :))

Dün çok anlamlı bir 40 yaş partisi vardı, bizim Elif'in.
İstiklal Caddesi'nde Chef's İstanbul'a gittik Elif'in yaklaşık 2 hafta önce duyurduğu programı takip ederek.
14 kişiydik.
Bir grup yemek pişirdi, diğer grup pasta yaptı.
Böylece kendimiz pişirip kendimiz yedik afiyetle. Sonrasında da doğum günü pastasını üfledik. Onu da yedik hapur hupur.
Elif'in ablası Sedef, bize taaa nerelerden şarap ve peynir çeşitleri getirmişti, abartmıyorum tam 1 bavul dolusu! Gerçekten 1 bavul!
Ben gecenin sonunda içtiğimiz Lychee (Liçi=Kral Meyvesi) Köpüklü Şarabı'na bayıldım! Meyvenin o hoş aroması nasıl yakışmış anlatamayacağım.
Birbirlerini tanıyan ve tanımayan bir dizi insan çok hoş vakit geçirdik birlikte.
Tadı damağımda kaldı...
Nice mutlu 40 yaşlara Elif'ciğim!

Biraz Hakan'dan biraz benden

Dun aksam Nisantasi'nda dolanirken bir eczaneye girip gebelik testi aldik. Bir suredir bebek konusunda ben de olumlu dusunmeye baslamistim. Hakan yillardir basimin etini yiyordu 'ne zaman baba olacagim' diye, ben de 'cok yakinda' demekle yetiniyordum. Sanirim son 7 senemiz boyle gecti :)
Bir gun bizim ufaklik sorarsa 'neden beni bu kadar gec dogurdunuz?' diye, iste sebebi...

Neyse, konunun nereye gelecegi belli oldu. Efendim durum su ki bizim Alacati'daki bayram tatilimiz meyvesini verdi ve bendeniz, Hakkus beyefendi ile, sabah yaptigimiz test sonucunda, 8 aylik bir yolculuk sonrasinda kucagimiza bizden birsey alacagimizi ogrendik.

Testi dogrulamak icin hizlica evimizin yakinindaki Florence Nightingale hastanesine gidip bir de kan testi caktik ve bir kac saat sonra, ayni sonucun hAberini aldik.

Saniriz 1 aylik :)

Heyecan var, ama daha cok saskinlik...

Ne sansliyim, kocisim bana harika bir tepside peynir, domates ve zeytinle birlikte ihlamur getirdi.

Aylardan Aralik, gunlerden Pazar, ve biz Kemerburgaz'daki evimizde, az once annelerimize mutlu haberi verdik. Hepsi buradaydi: ikimizin de anneleri, Sinos'um, agabeylerimiz, Handan ve Naz...

Hic beklemeden tum dostlara da haber verdik.

Tum gun telefon trafigi...

Guzel gunler...

Sevgiler,

4 Aralik 2011