Tayfun, Uğur ve Hakan’ın Canı; Kaan, Naz ve Mina’nın Biricik Babaannesi…

ANNEMİZE…

Gittiğine inanamıyorum.
Bir şekilde kabul edemiyorum, aklım almıyor.
Bu kadar ani olmamalıydı.
Mina'nın babaannesiyle geçireceği uzun yıllar olacaktı.
Sen ona babaanne kurabiyeleri, ev reçelleri, poğaçalar yapacaktın yine.
Mina'ya akıl verecektin.
Şımartacaktın onu.
'Kurban olsun babaannesi ona' diyecektin.
...
Dönecektin yazlıktan.
Sana gelecektik ma-aile; oğulların, gelinlerin, torunların.
Yemekler yapacaktın bize.
Mutfak masasının etrafında oturacaktık.
Sevgili oğulların ve torunların için köfte, patates olacaktı mutlaka. 
Pilav, yaprak sarması, Maraş usulü kuru patlıcan, biber dolması.
Ben seviyorum diye kısır da olurdu mutlaka, sumak ekşili.
Sarımsaklı, yoğurtlu bir şeyler de tabii ki.
Ekşili çorba, bulgur köftesi, içli köfte...
Ve hiç kimsenin bir türlü senin gibi yapamadığı kıvırcık salata; yağı, limonu tam kıvamında...

Hepimiz önce şöyle bir bakacaktık, bir kuş sütü eksik sofraya;
Hele bir böyle söylemeye kalkalım, "bulur koyardın kuşun sütünü de tam ortaya"
Sonra nereden başlayacağımızı bilemeden yumulup yemeklere,
Ağızlarımızı şapırdata şapırdata, "ımmmm, nefis nefis"sesleri,
"Ellerine sağlık annem",
"Şu dolmayı da kimse senin gibi yapamaz",
"Ben bu yapraklara hastayım",
"Kısır muhteşem olmuş, tam istediğim gibi, ne de özlemişim",
"Ellerine sağlık anneciğim, hangi aralık yaptın bütün bunları?"
Hakan hemen atılıp "9 Aralık" diyecek,
Tayfun'da bir dolu hikayeler, sanırsın hiç sonu gelmeyecek,
Uğur yine sessiz, kendi halinde, kıs kıs gülecek,
Sen "Aman bunu yapmakta ne var, siz isteyin ben hep yaparım yavrucuğum" derken sen,
Yüzünde koskoca bir mutluluk belirecek...
"Evlatlarım için herşeyi yaparım" diyeceksin ve her zaman söylediğin gibi tekrar edeceksin "Eylem bak, kolunu ver deseler hiç düşünmem veririm yeter ki evlatlarım mutlu olsun" diyeceksin...
ve devam edeceksin: "Hep böyle bağlı kalın birbirinize, sakın ola ayrılmayın..."

Herkes sıkıntılarını, takıntılarını dökecek ortaya,
"Aman, hayat kısa, değmez üzülmeye, neyiniz eksik yavrum, şükredin, şükredin Allah'ın gücün e gider" diyeceksin,

O arada yemek faslı bitecek,
Oğlanlar "Annem çayın var mı?" diyecek;
Sen hazırlıklısın, koymuşsun onu da demlenmiş bile,
Her şey tam da olması gerektiği zamanda, her zamanki gibi,
Ve sen de kendinden emin,
10 numara bir anne, 10 numara bir ev hanımı olarak,
"Hazır yavrum hazır, siz geçin salona ben getiririm çayınızı" diye cevap vereceksin.

Oğlanlar salona geçecek, pencerenin önündeki yerlerini alacak,
Sen çayları koyacaksın,
Yanına da unutmamışsın tabii ki,
Tabii ki canım, unutur musun hiç,
Almışsın çayla yenilecek bir dolu kurabiye, bisküvi, galeta,
ve kuruyemiş,
Çaylarını vereceksin...

Onlar kardeş kardeş muhabbet ederken,
gelinlerle mutfakta türk kahvesi içeceksin,
sigaranla...

Nasihat edeceksin, "Kocalarınızın kıymetini bilin, evlerine bağlılar, içkileri yok, kumarları yok, bir dediğinizi iki etmiyorlar, kıymet bilin yavrum; üzmeyin birbirinizi... Siz mutluysanız, benden mutlusu yok. İnanır mısın Eylem, kapıdan içeri girdiğinizde yüzlerinize bakıyorum hemen, canınız sıkkın m, iyi misiniz, herşey yolunda mı diye; sorun yoksa tamam, benden mutlusu yok; ama üzgünseniz, o gece uyku yok bana. Siz iyi olana kadar huzur yok..."

Sonra, daha önce defalarca dinlediğimiz hikayeleri sanki ilk defa anlatıyormuş gibi anlatacaksın,
biz de sanki ilk defa dinliyormuş gibi dinleyeceğiz;

Çınarcık'tan döndün ya, yazın komşularda illa olmuştur bir kaç vukuat,
onlardan bahsedeceksin...

Ayakların seni mahvediyor, dizlerin çok fena, nasıl şişti bacakların bak,
geceleri uyuyamıyorsun, sabahı sabah ediyorsun,
saçını taramak gelmedi içinden bugün, geceliğini biz gelmeden önce çıkardın üstünden...
anlatacaksın...

Ya da Füsun'la Bostancı'ya gittiniz, çay bahçesinde oturdunuz, ah nasıl iyi geldi...
anlatacaksın...

veya Tayfun bugün seni ve Aysel ablayı alıp balık yemeye götürdü...
Hilton Oteli'nin çatısında çay içtiniz...

"Baban öldükten sonra Tayfun artık benimle ilgilenmez diyordum, ama hiç yalnız bırakmıyor; Allah onun tuttuğunu altın etsin, Allah ne muradı versin..." derken çok huzurlusun...


Sonra" hadi bakalım biz de salona geçelim, 
oğlanların yanına" diyeceksin,
ve devam edecek sohbet orada...

Uykular gelince, daha biz yeltenmeden kalkmaya,
"Hadi bakalım yorgunsunuz, gidin evlerinize" diyecek,
Yemeklerden kalanları pay edeceksin üç eve.
Gelinlere, "Aman kaplarımı geri getirmeyi unutmayın,
tekrar bir şeyler vermek istediğimde kap kalmıyor sonra" diyeceksin;
aslında unutacağımızı bilerek...
Bir de "Ay çok güzel şuranın beyaz peyniri size de aldım, halis tereyağından da koydum, zeytine bak bakalım sevecek misin" diyeceksin, çünkü yetmemiş, onlardan da almışsın bize; boğazından gitmezmiş yoksa...

Az daha unutuyordum, "hediyeler tabii ki"
Her birimize seveceğimiz bir şeyler almışsın yine,
"Al bakalım Eylem beğenecek misin, ben çok beğendim, sana çok yakışır" diyeceksin;
mağazadaki kız sormuş "teyze kime alıyorsun?" diye;
sen de "gelinime" demişsin,
o da "gelinin ne şanslıymış" demiş...
Anlatacaksın anneciğim,
Biz de dinleyeceğiz ve sarılıp boynuna,
"Anneciğim çok teşekkürler, çok güzel oldu, bayıldım; çok teşekkür ederim, nereden bulursun böyle şeyleri..." diyeceğiz...

Başını şöyle yana eğip gülümseyeceksin, "aaa teşekkür edecek ne var, alacağım tabii ki, sen benim kızımsın" diyeceksin... Birbirimize sarılacağız yine... 

Oğlanlar, "hadi sallanmayın, gidiyoruz" derken;
Sen hazırladığın yiyecek dolu torbaları ellerine tutuşturacaksın,
biz taşıyamayız ağır olur diye düşünerek...

Sarılıp öpüşeceğiz anneciğim,
herşey için teşekkür edeceğiz,
"ellerine sağlık"
...
ne yaptım yavrum ne yaotım ki..."
"siz gelin ben hep yaparım..."

Seni seviyorum anneciğim!

Bugüne kadar sana hep teşekkür ettim Hakan gibi bir evlat doğurduğun için;
tanıdıkça, ve özellikle de anne olduktan sonra "ne iyi, ne hayırlı evlatlar yetiştirmişsin anneciğim, böyle adamlar yok" dedim, ellerinden öptüm;

Şimdi sana teşekkür ediyorum,
Bu kadar güzel bir insan olduğun,
hayatımızı güzelliklerle yonca gibi işlediğin,
bizlere sevgini, kıymetli nasihatlerini verdiğin,
ve sadece ama sadece SEN olduğun için...

Huzur içinde uyu annem,

Biliyorum ki, "kalbimizdesin"
Biliyorum ki, "nefesimizdesin"
Biliyorum ki "Ruhumuzun derinliklerinde hep bizimlesin"...

Seni seviyorum anneciğim...

Nur içinde yatıyorsun, mekanın cennet olmuş...