Bu hiç de beklediğimiz bir sey değildi...

Pnömotoraks diye birşey işte. Akciğerdeki bir rahatsızlık.

Bundan 15 gün önce, Alaçatı'da Hakan 'ğöğsüm ağrıyor, kalbim sıkışıyor' dediğinde aklımıza gelmedi ciddi bir rahatsızlık olacağı. Çeşme Devlet Hastanesi'ndeki tetkikleri de böyle yorumlamadı doktorlar.
Uçmasının riskli olduğunu da bilemedik tabii ki ve evimize, İstanbul'a uçakl döndük. Azalan ağrılar nedeniyle Hakan'ın kuruntu yaptığını da düşündük(m)...
Taaa ki, daha önce hiç olmayan kuru bir öksürük Hakan'ın yakasına yapışıncaya kadar; taa ki bu sebeple güvendiğimiz doktora gidinceye kadar...
Cumartesi sabahı Nişantaşı'ndaki doktorumuza giderken, Mina'mızı da yanımıza aldık; kontrol sonrasını daha planlamamıştık bile...
Mina yolda uyuyakaldı. Teyzesi de yanımızdaydı neyse ki, onları akciğer tomografisi çektirdiğimiz yerin bahçesinde bırakıp doktorumuza gittik, sonuçları gösterdik...
Bir sonraki durak, Amerikan Hastanesi oldu: 'Hemen gidip yatıyorsun, ben göğüs cerrahisi ile görüşüyorum, hemen müdahale edilmeli' dediler bize...
...
İnsanoğlu plan yaparmış, kader gülermiş...
...
Cumartesi acil bir operasyon, pazar yatış, Pazartesi 'tamam bitti, ama tekrarlama riski var' notuyla hastaneden çıkış. Eve dönüş.
Pazartesi akşamı huzursuzluk, Salı sabahı kontrol röntgeni, sonrasında doktorla buluşma; 'tekrarlamış, hemen hastaneye yatıyorsunuz, yarın sabah ameliyat, başka yolu yok'
Hastanedeyiz.
Yarın ameliyat var.
Moralleri bozmuyoruz, çözümü olan bir durum.

Hakan'ım, canım bebeğim, seni çok seviyorum.

Hatırlamalıyız değil mi, sağlık herşeyden önemli; sıkmayalım canımızı öyle herşeye, üzmeyelim kendimizi boş yere, sımsıkı sarılalım birbirimize...

Mina hayatimi degistirdi

'Mina hayatimi degistirdi' diyorum cevremdekilere. Tam 1 yil 3 haftadir beraberiz minisimle. Tanrim, hayatimin en zor ve en muhtesem donemi!!! Biliyorum, 'muhtesem'in 'en'i olmaz ama onu olduracak kadar buyuk iste daha ne diyeyim.

Karar vermek ve uygulamak konusunda da iddiali bir surecten gectim, geciyorum.

En buyuk karar, ayni zamanda beni en cok zorlayan karar, saniyorum 'kariyer' ve 'annelik' ile ilgili olaniydi. Bu oyle bir yol ayrimi olarak cikti ki karsima, oklarin bir birine, bir digerine bakip durdum aylarca. 'Bir ok daha oldurabilir miyim acaba?' diye de debelendim epeyce. Aman tanrim, ne cok insanla konustum, tanidigim, yeni tanistigim, yolda rastlastigim, vs... Herkes farkli seyler soyledi, kendi tecrubesi, gorusu dogrultusunda.

Icimdeki, o en derindeki ses epey ugrasti kendini duyurmak icin, bense dis seslere odaklandim o bagirdikca. Ne karin agrilari kaldi, ne nefes tutulmalari...

Her seferinde donup kizima bakmam yetti, kararsizlik canlari beynimi kullanilamaz hale getirdiklerinde. Ona bakip o gulusu gorup ya da kas catisi, teslim oldum. Sadece teslim oldum ve hersey sustu. Herkes sustu. Ben ve kizim kaldik...