Neler Oluyor Benim Kızıma? Onu Bu Hale Ben Mi Getirdim Yoksa?

"Anneee, seni görmek istemiyorum."
"Anne, seni hiç sevmiyorum."
"Yanımdan git!"
"Seni istemiyorum!"
"Neden Mina, ben yanında olunca ne hissediyorsun?" diye sordum.
"Kızgınlık"... dedi.

Bugün Esra'ya telefonda dedim ki "biliyor musun, Mina beni sevmediğini söylüyor, yanında istemiyor, en sevdiği şey minişlerini konuşturmak "haydi beraber konuşturalım" diyorum, "ben istemiyorum, sen istersen konuştur" diyor".

"Bence Alaçatı'ya beraber gidin, anne-kız" dedi Esra. "Başka kimse olmasın yanınızda. Beraber vakit geçirin..."

Bir an duraksadım. Yapamam. "Ben onunla yalnız kalamam ki, bundan kaçıyorum zaten. Tahammülüm yok. Psikolojik olarak onunla yalnız kalacak durumda değilim. Hem yemek pişirmeyi bilmiyorum ben..." diye sıraladım.

"O zaman sana açıkça bir şey söyleyebilir miyim?" diye sordu Esra.
"Tabii ki, lütfen" dedim.
"Bence Mina'nın değil, senin birine danışman iyi olabilir" dedi.
...
Bamm...

Bundan 3,5 yıl önce, Mina yaklaşık 14 aylıkken, onu emzirmeyi bıraktığım dönemde psikiyatriste gitmeye başlama nedenim buydu zaten. Mina'ya zarar vermemek. Gerginliğimle onu boğmamak, sıkmamak, dengesini bozmamak.

Esra da yakın zamanda kızı ile bir pedagoga gitmeye başlamış, çok memnun kalmış ve bana da tavsiye etmişti. Ben de "yeri uzak, gerekten gerek var mı acaba" diye düşünürken, Mina ile ilişkimizdeki gerilim tırmandı.

Aslında herşey tam 1 hafta içerisinde oldu.

Amerika'ya Orlando Disneyland'a gittik, Mina, ben ve babası. Tam 11 gün beraberdik üçümüz. Tatildeydik. Mina doğduğundan beri hayatımızda yardımcı ablamız, anneannemiz olduğu için, bu tatil farklıydı. Bizbize...
Benim yer yer gerildiğim zamanlar oldu; Hakan'ın da... Çoğunlukla Mina'nın şımarmasından kaynaklanan durumlardı bunlar. İstediğinde ısrar etmesi, elde edemeyince ağlamaya başlaması, yaygara koparması gibi...
Sonra babamızı Amerika'da bırakıp Mina ike ikimiz Türkiye'ye döndük.
Aynı sıralarda bakıcı ablamız da izindeydi, dolayısı ile evimize gitsek Mina ile ikimiz başbaşa kalacaktık. Ben de anneannemize gittim hemen. Daha eve uğramadan, valizlerle soluğu anneannede aldık.
Teyzemiz de orada olduğundan Mina çok mutluydu. Hem teyzesini hem de anneannesini çok özlemişti. Ben de 10 gün Mina ile iç içe olmaktan bunalmış bir halde, kendimi sokağa attım; annemlere "nefes almam gerek" diyerek...
Bu şekilde babamız Amerika'dan gelene kadar anneannemizdeki yaşantımıza devam ettik. Hatta bu arada bakıcı ablamız izinden döndü ve o da bizim yanımıza anneanneye geldi.
Anneannemizde geçen günler boyunca Mina bana karşı çok düşmanca davrandı. Uzak ve mesafeliydi. Sözleri ile de ifade etti benimle olmak istemediğini.
Yine de ara ara, uykudan önce ona kitap okumam için yanıma geldiği oldu. Boynuma sarılıyordu böyle zamanlarda. Sonra yatağında biraz kitap okuyorduk ve Mina bir anda sanki bir şey hatırlamış gibi, "sen git artık, babam gelsin..." diyordu, çok net ve kararlı bir şekilde.
Bir ara "Mina bana neden bu şekilde davranıyorsun" diye sorduğumda, "çünkü sen her şeye karışıyorsun" dedi. "Neye karışıyorum Mina?" diye sorduğumda da "teyzeme, babama..." dedi.
Anneannede kaldığımız akşamlardan birinde, Mina'yı teyzesi ile birlikte lunaparka götürdük. Teyzesi Mina'ya söz vermişti, bu yüzden çıkıp gittik lunaparka.
Mİna teyzesi ile bir şeylere binmeye başladı. Sırada çarpışan arabalar vardı.
Ona da bindiler.
Ben de bir sandalyede oturmuş onlara bakıyordum uzaktan.
Sonra çarpışan arabaların olduğu platforma yaklaştım ve baktım ki çok sert çarpıyorlar. Mina'ya göre değil. Teyzesi eğleniyor görünüyordu, Mina ise daha sakin, sanki sert çarpmalardan hafif tedirgin gibiydi. Ben teyzesine seslendim durduğum yerden, "boynunu tut, hiç uygun değil bu, dikkat" gibi bir şeyler söyledim. Sonunda zaman dolup indiklerinde de, "Sinem'cim bu hiç Mina'nın yaşına uygun değil, çok sert, yaralanabilir; Mina için tehlikeli..." demeye çalıştım. Sesim yüksek ve hareketlerim endişeli idi. Zaten ortam da çok gürültülüydü. Sinem ise gayet sakin "Eylemcim herkes bindirmiş, öyle olsa bindirmezler..." gibi bir şeyler söyleyince, ben kısa devre yaptım. Yine aynı şeyleri tekrar ederken daha sert bir tonda, "buradakilerin hepsi geri zekalı, bana onları örnek verme; ..." gibi kırıcı ifadeler ve yükselen bir nabızla devam ettim. Sinem de geri adım atmadı. Oysa tek beklediğim, "haklısın, sertmiş...bir daha dikkat edelim" gibi bir şeylerdi. O da savunmaya devam edince, "sana nasıl emanet edeyim bir daha?" diye bağırdım. O da ağlayarak "Etme o zaman.. etmeee!" dedi ve çekip giderken, ben de "hadi bakalım, yürü git karşımdan..." diyordum.
...
Mina tüm bunlara tanık oldu.
"Anne başım acımadı, koltuk yumuşaktı, teyzemin bindirdiği tehlikeli şey canımı hiç yakmadı..." diyordu.

Bu hadiseden sonra, eve gittiğimiz günün ertesi, Mina beni anneme şikayet etmiş. Sonra da "Anneanne, annem teyzemi üzdü, ona kızacak mısın?" demiş.

Ve bir süre sonra da bana "sen her şeye karışıyorsun" diyecekti...

İçim şişti sanırım. Şu anda içim şişti.

Mina sadece 5 yaşında bir çocuk ve bana bir dolu mesajı var.