Mina'nın Diş Perisi



Dün Mina'nın 6. yaş gününde, ilk dişi düştü!
Mina için büyük olay!
Son bir yıldır, arkadaşlarının dişlerinin düşmesine tanıklık edip dört gözle bekliyordu diş perisinin kendisine uğramasını.
Canımın içi!
...
Dün sabah Mina'nın yanında uyanmışım, tembel tembel geriniyoruz. Bir yandan da Mina bir kaç gündür sallanan dişi ile oynuyor.
Pıt, diş elinde kaldı!
Aman, Mina'dan mutlusu yok! Havalara uçuyor!
Hemen  bir diş perisi organizasyonu yapmak lazım.
Nedense, kim, nasıl, ne zaman anlattı bilmiyorum ama bir diş perisi hikayesidir gidiyor evde.
Diş düştüğüne göre, o gecenin sabahında Mina uyandığında yastığının altında bir hediye bulmalı.
...
Dün sabah Mina'nın teyzesi, anneannesi, kahvaltıya gelen arkadaşları ile birlikte, Mina'ya ufak bir pasta kesip asıl gününde doğum günü kutlamasını yaptık. Babası gelince, daha planlı bir parti yapma niyetindeyiz, o nedenle dünkü sembolik bir tören.
Ardından deniz, kum, güneş ve akşamına Çeşme lunaparkında eğlenmece. Çeşme çarşısında kısa bir tur, o sırada, Mina'ya hediyelik eşyalar satan bir tezgahtan bir bileklik, bir yüzük...
Ve eve dönüş.
Gece yarısı olmuş.
Yastığın altına hediye kısmı eksik.
Ama çok uykum var.
Hemen yatıyorum.
O sırada Hakan arıyor. Mina'nın dişi çıktığı için o da heyecanlı.
Mina, öğleden sonra uyuduğu için hala uyanık ve babası ile konuşabiliyor. Diş olayı mühim tabi...Ve babası, benim sürpriz yapmak için her fırsatı değerlendirdiğimi bildiğinden Mina'ya "Bakalım sabah diş perisi ne getirecek" diyerek, sabah etkinliğini "olmazsa olmaz" hale getiriyor.
Ve benim çok uykum var.
Ve ben uyuyorum hemen.
Öyle uykuluyum ki, "sabah 9'a kadar uyuyabilsem..." diye geçiriyorum aklımdan, ne olursa olsun, sabah 7.30 civarı, çoğunlukla da öncesinde uyanan Mina'ma rağmen...
...
Tabi bu tabloda, Mina uyanmadan yastığının altına bir şey koymak kolay olmayacak. En önemlisi, elde koyacak bir şey yok! Evden bir şeyler uydursam... Mina'nın daha önce görmediği, onu keyiflendirecek bir şeyler olmalı...
...
Sabah 7 olmadan uyanıyorum.
Yataktan fırlıyorum.
Mina'ya diş perisi ne getirsin.
Oraya buraya bak, yok yok yok.

Ne uyduracağım?
Neyse ki dün teyzesi Mina'ya bir diş perisi mizanseni ile güzel bir şeyler çiziktirmişti. Çok eğlenceli bir kartpostala dönüştü!
Hemen onu alıyorum ve koyuyorum yastığının altına.
Bir işaret var, diş perisinin uğradığına dair bir işaret!
Şimdi, Mina uyanmadan bir hediye bulmam lazım! Yastığın altına girecek bir hediye...
Atlıyorum bisiklete, Alaçatı sokaklarındayım.
Her yer kapı duvar.
Kimsecikler uyanmamış.
...
Pedala kuvvet, buluveriyorum kendimi Koçlu Marketin önünde. Açık!
ve tam da kapıda bir stand var.
Standda, bana bakan bir sürpriz kutusu! Şöyle yuvarlak, kafam kadar bir top, güzelce ambalajlanmış, içinde de sürprizler!
Hemen kapıyorum, kasaya doğru gittiğimde, minik sürpriz toplar görüyorum bu sefer!
İşte bu!
Onları da aldım.
Hemen gerisin geri eve dönüyorum!
Umarım Mina uyanmamıştır...
Ev ahalisi duymasın diye bahçe kapısından giriyorum.
Minik sürpriz topları ağaçlara ve bitki demetlerinin içlerine saklıyorum.
Yukarı, Mina'nın odasına parmak uçlarıma basarak çıkarken, Mİna'nın sesini duyuyorum:
"Aaa, diş perisi mi getirmiş anneanne!
Aaa, bu senin kolyen!
Bana da mı aynı kolyeden getirmiş!!!
yaşasın!" diye sevinçle bağırıyor tatlım.
Elinde de teyzesinin, önceki gün hazırladığı diş perisi kartı!
Ben de hemen kutlamaya katılıyorum ve "Mina, bahçede de var sürprizler!" diyorum.
Gözleri parlıyor bizimkinin ve jet gibi koşuyor bahçeye!
İlk topu buluyor, içinden sürprizleri çıkarıyor.
İkinci topu da aynı şekilde ve sonunda büyük üçüncü topu da bulup içinden çıkanlarla oynamaya başlıyor.
Ohhh, anneannenin kolyesi, teyzenin kartı, sürpriz toplarla...diş perisi hikayesi tamamlannıyor!
Mina çok mutlu!
Son dakika organizasyonu hayat kurtarıyor!
Teşekkür ediyorum!
Aileme, evrene, markete!!!
Seni seviyorum!