Mina'dan inciler, "pırtılmış", "hızma"...

Mina bugün yırtık kotuma bakıp "pırtılmış"dememz mi!

National Geographic'in bir fotoğraf derlemesine bakarken de, Afrikalı bir kadının burnundaki hızmayı gösterip "hızma" dedi.

Olacak iş değil.

Ne versek hızla alıyor, son hızla!

Böyle bir potansiyelimiz olduğunu bilmek garip hissettiriyor. Aynı hızla öğrenmeye devam etsek ne güzel olur.

Mina ne çok konuşuyor!

Günler günleri kovalıyor.

Mina epey konuşmaya başladı. Kelime hazinesi çok zengin, hemen her derdini anlatıyor artık, ne istediğini, ne istemediğini söylüyor. Bizim söylediklerimizin de hepsini anlıyor. Cin gibi. Algılar müthiş açık!

Eğleniyoruz kızımla.

Oyunlar oynuyor, kitaplar okuyor, resim yapıyor, dans ediyor, parka gidiyoruz!

Tırnaklarını keserken mızmızlanıyordu, ona da bir çare buldum. "Hadi bakalım, manikür yapıyoruz" diyorum, o da "Manikür, manikür!" diye koşuyor peşimden.

Mina'yı mama sandalyesine oturtuyorurm. Renkli bir tabağa ılık su ve içine biraz Mina'nın şampuanından damlatıp Mina'nın önüne koyuyorum. Ellerini içine sokup oynamaya başlıyor. Biraz oynadıktan sonra -ki bu arada tırnakları yumuşuyor- alıyorum bir elini, başlıyorum tırnaklarını kesmeye. Kesme işi bittikten sonra minik tırnak fırçası ile tek tek fırçalıyoruz :) hafif gıdıklanıyor, çok hoşuna gidiyor. Sonra diğer ele aynı şeyleri yapıp bitiriyoruz işimizi.

Onunla bu kadar zaman geçirebildiğim için çok şanslı olduğumu düşünüyorum.

Hala onu annem olmadan evdeki yardımcımıza bırakıp bir yerlere gidemiyorum. Sadece uyuduğu zamanlarda yapabiliyorum bunu.

Şu anda babasının kucağına oturmuş çocuk şarkıları dinliyorlar iphonedan. "5 little monkeys jumping on the bed". Mina animasyonları izleyip babasına soruyor, "Aaaa o ne o ne? bu ne yaptı?" diye soruyor... Şaşırıyor, "aaaaa...."

ve şarkı bitti, bizimki vız vız vızzzzzzzzz "Bi daaaa, bi daaaa"

çok tatlısın yavrum!

seni seviyorum!