Ananişim, Tuana, Alaçatı, Ananişim

Sana söz yine baharlar gelecek
Sana söz ışık sönmeyecek
Ölüm yok ki Tuana uyan
Şimdi yaşanacak!
...
diye söylüyordu Levent Yüksel Tuana şarkısını...
Ve ben de ananişime söylerdim bunu,
bağıra bağıra,
sanki yanık bir İspanyol gırtlağıyla söylermişcesine...

Bugün ananişim şan derslerimin nasıl gittiğini sordu,
sonra "Tuana'yı söylüyor musun yine Eylem?" diye devam etti,
ben de sesimin bir süredir paslanmış olduğunu söyledim ona,çünkü biliyorum ki Tuana'nın şu yukarıdaki sözlerini söylerken boğazım düğümlenecek ve ağlayacaktım...O da ısrar etmedi zaten, ama biraz zaman geçtikten sonra "Acaba bir şarkı söylemek ister misin?" diye sordu.
Ben de "I Could Have Danced All Night"ı söyledim ona.
Şan derslerinde öğrendiğim bir parçaydı.
Sözleri de öyle içimi acıtan cinsten değil.
Üstelik ananişimin de içini acıtacak, onu hüzünlendirecek bir parça değil.
Bu yüzden onu söyledim.
Kilise korolarının parçalarına benzetti.
Ne beğendi, ne de beğenmedi.
Ama biliyorum ki hakkını vererek Tuana'yı söylesem severdi.
Çok severdi.
Ama efkarlanırdı da.
Bir de bugün Erkin Koray'ın "Öyle Bir Geçer Zaman Ki" parçasını ne çok sevdiğini söyledi.
Ben de onu biraz bu acıklı temalardan uzaklaştırmak umuduyla, "annem de "Çöpçüler'i" sever ananişim" dedim, "Körolası çöpçüler, aşkımı süpürmüşler"...
Am o yineledi, "Yok yok, ben Öyle Bir Geçer Zaman Ki'yi severim..."
Ben de öyle canım ananişim, ben de öyle ama şimdi zamanı konuşmak niye?
Bırak geçsin zaman.
Ve biz mutluluğumuza bakalım.
Sen varsın ya,
Ne güzel işte,
Bak ameliyatın da iyi geçti,
belki bir kaç ay sonra yeniden yürüyeceksin,
tamam istediğin kadar iyi olmayacak belki yürüyüşün,
merdiven de çıkamayacaksın,
ya da zorlanacaksın,
ama hayatta olacaksın ananişim,
bizimle konuşacaksın,
anlatacaklarımız var birbirimize,
ne dersin?
bakalım Alaçatı'daki evimiz nasıl olacak,
sana planlarını göstereceğim,
senin odan aşağıda ananişim,
böylece merdiven çıkmak zorunda kalmayacaksın,
verandada oturacağız biliyor musun?
limonata seversin sen,
akşamüstleri içeriz, ev yapımı,
bir de oranın meşhur sakızlı muhallebisi var,
sana tattıracağım,
a, sakızlı dondurmayı da unutmayalım,
onu da seversin!
ve midye dolması tabii ki,
sen yeterince temizlenmediğini düşünüp huysuzlup edeceksin önce,
ama ben sana onu evinde yapan pırıl pırıl hanım teyzeyi göstereceğim,
tadına bakacak ve seveceksin eminim,
belki baharatına biraz yorum yaparsın,
ne de olsa seni ilk vuruşta mutlu etmek pek kolay değildir :)
sen yaşa da,
huysuzluğun olsun tek derdimiz,
hep yanımızda ol canım benim,
zaten eski topraklar dayanıklı olur,
sen de sapasağlamsın evvelallah,
hatta Kafkas kanı var ya,
sırtın yere gelmez ananişim!
daha konuşacak çok şey var.
seni çok seviyorum!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder