Ve yine "iş" desem...

Biliyor musun, hayatımda değer görme konusunda bir şekilde eksik hissediyorum kendimi.

Sanki hak ettiğim değeri göremedim.

Bu sadece iş hayatım için geçerli aslında.

Ben mi yeterince çabalamadım, doğrusunu mu beceremedim acaba?

Yakın zamanlara kadar hatayı hep karşımdakilerde aradığım için, sağlıklı bir sonuca varamadım. Tatmin edici bir yanıt bulamadım kendi adıma.

Bu yüzden kendimi bir takım bahanelerle uyuttum. Daha doğrusu uyuttuğumuz zannettim.

İçten içe tabii ki biliyorsun, o birikenler bir yerlerde yakalıyor seni.

Az önce Hakkuş'la mailleşirken, duygusal bir boşalma yaşadım. Bana şöyle yazmış:

"Askim...
Okurken senin adina cok heyecanlandim.

Sen cok degerli bir insansin. Umarim seni gercekten hakedecek bir yerde olursun.

Canim karim oldugun icin degil, ama sen gercekten daha iyilerine layiksin...

Sen hep mutlu ol ne olur...

ss"

Bir iş görüşmesi için bana gelen mailin üzerine yazdıklarını paylaştım yukarıda.

Hakkuş'un notunu okuduktan sonra gözyaşlarıma hakim olamadım.

Bir başarı hikayesi yazmayı çok istiyorum.

Değerimin bilineceği bir ortamda çalışmayı da.

Ben çalışmayı seven bir insanım. Yeter ki motivasyonum kırılmasın.

Demek ki, beni nelerin motive ettiğine dikkat edeceğim. Burada kendimi için belirlediğim gerçekçi olmayan faktörler gereksiz beklentilere, yanlış yönlenmelere sebep olabilir.

Motivasyonumu yitirdiğim durumlarda da iş kalitemi etkilememesi için neler yapacağıma bakmalıyım. Sonuçta iş, iştir. Eylem'e yakışan kalitede yapılmalı.

"Aynası iştir kişinin lafa bakılmaz"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder