Kandilli Sabanlı Dinlenme Evi

Anneannemi bir bakımevine yatırdık.

Anneannem bir süre bir dinlenme evinde kalacak.

İki ifade arasında ne kadar büyük fark var.

Gerçekleşen ilki, ancak hissiyat aynı ikincisindeki gibi.

O çok mutlu.

Ananişim çok mutlu.

Daha yeni, çok yeni; Cumartesi günü götürdük onu.

Pazar akşamı görmeye gittim. Nasıl keyifliydi. Beş yıldızlı otelde gibi. Bakılıyor, masajlar yapılıyor; yemekler güzel, ikramlar, ilgi...

İçim çok rahat.

88 yaşında.

Bu zamana kadar yanında kimsecikleri istemedi. Kendi başına idare etti, elinden geldiğince.

Ta ki geçen hafta yatağından inerken kayıp yerde kalıncaya dek.

Neyse ki bir şey olmadı. Bir yeri incinmedi, kırılmadı. O hakkını 4 sene önce kullanmış, kalçasını kırmıştı. O dönem bir süre zorunlu olarak yanında yardımcıları oldu, ama toparlanınca ilk iş onları gönderdi.

Güçlüdür benim ananişim.

Bana çok emek verdi.

Çocukluğumda onunla ilgili hatıralarım hep güneş dolu :)

İçim öyle rahat ki, şu anda bu satırları yazarken gülümsüyorum.

Kandilli'de bir dinlenme evinde.

Yeni açılmış. Oradaki 8. sakin.

Böyle diyorlar onlara, "sakin"...

Apartman sakini gibi.

Ananişim hiç de sakin değildir aslında, çok cadıdır. Gülesim geliyor şimdi onunla "sakin"liği bağdaştrmaya çalışırken.

Yeri Sinem buldu, beraber gidip konuştuk. Aynı gün ambulansı ayarladık.
En zoru ananişimi ikna etme kısmıydı.
İki kızının yürekleri yetmedi konuşmaya.
...

Ben konuştum.

Önce 'katiyen hayır' dedi.

Sonra iyi bakılacağını, rahat edeceğini, sosyalleşebileceğini, eski kuvvetini kazanınca da evine dönebileceğini söyledim.

İtiraz etmedi.

Bilemedim, beni susturmak için mi öyle yaptı, yoksa gerçekten "tamam" mı dedi.

Eğer aynı gün götürmesek olmayacaktı.

Ambulans geldiğinde, hala emin değildi sanki gerçekten bir seyahate çıktığından.

Hiç zorluk çıkarmadı. Sadece, "bari yarın olsaydı, bugün yorgunum" dedi.

Sinem onunla ambulansa bindi.

Biz annemle arkalarından takip ettik.

Yolda hep ananem için evince yalnız olmasından daha iyi olacağını konuştuk.

"Sanki kaplıcaya gider gibi..." dedim. Romatizması olduğu için oldum olası sever kaplıcaları.

Ve gittik oraya.

Yerleştirdik odasına.

Yere kadar camlar, nefis bir bahçe manzarası ve "Gül" isimli odada.

Bir oda arkadaşı da var.

Boncuk teyze dedim ona. Çok konuşuyor ama tatlı hatun.

Sabahın köründe ananişime meyve tabağı hazırlamış getirmiş, oturmuş yanıbaşındaki sehpaya sohbet etmişler.

Ananişimin başucuna kitabını koyduk: Füreya ve fotoğraflarımızı :)

İyi gelecek ona.

Canım ananişim.

Sağlıklı, huzurlu, mutlu ol.

Sen güzellikleri hak ediyorsun.

Seni seviyorum...

Canım kardeşim, iyi ki varsın.

Sen olmasan zor olurdu tüm bunları organize etmek.

Birbirimizi ne güzel tamamlıyoruz...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder